İşaret dili sağır bireylerin günlük yaşamlarında birbirleri ile iletişim kurmak ve sözlü iletişimin amaçlarını karşılamak için kullandıkları görsel bir dildir. İşaret dilleri değişik kültürlerde bazen farklı bazen ortak özellikler gösterir. İşiten insanlar her zaman işaret dillerini merak etmişlerdir. Dünyada işaret dillerinin dilbilimsel açıdan incelenmesi 1960'lı yıllardan sonra başlamıştır. Türkiye’de üniversitelerde Türk İşaret Dili araştırmaları 2000'li yıllardan sonra başlamıştır. Bu konuda çalışmalar çok geç ve yetersiz kalmıştır. Bu yüzden işaret dillerinin gramer açısından özelliklerinin bilinmemesi, işaret dilleri konusunda insanların yanlış düşünmesine sebep olmuştur. İşaret dillerinin yetersiz, ilkel basit diller olduğunu, yapılan bütün işaretlerin görüntüyü taklit etmekle sınırlı olduğunu düşünmüşlerdir. İşaret dillerinin sözel dillerin bozulmuş biçimleri olduğunu iddia etmişlerdir. Başka bir yanlış düşünce de bütün dünyada tek bir işaret dilinin kullanıldığı ve bu işaret dilinin duyan insanlar tarafından geliştirilen ve sadece ellerle yapılan bir dil olduğudur.
Doğal işaret dilleri, eller ve vücudun diğer kısımları, yüz, kaş, göz, dudak, ağız, baş, omuz vb. kullanılarak yüz yüze yapılan bir jest, mimik ve hareketler bütünüdür. Ama buradaki işaretler birbirlerinin sözel dilini bilmeyen normal işiten kimselerin yaptığı işaretleşmelerden veya askeri, sportif, yardım ekibi gibi özel gurupların yaptığı işaretlerden tamamen farklıdır. Bu işaretler doğal sözlü dillerdeki sözcüklerle eş, kurallı ve bu dili konuşanlar arasındaki anlaşmayı tam olarak sağlayan işaretlerdir. İşaret dillerinde kullanılan yüz, baş, göz, kaş, ağız, gibi el dışı işaretler de el ile yapılan işaretlerle aynı görevi yapar. Cümlelerin dilbilgisi kurallarına uyması için sistemli ve kurallı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca işaretlerin yapıldığı “işaret alanı” da işaretlerin anlaşılması ve dil bilgisi kuralları için önemlidir.