BAKANIMIZ SAYIN MAHMUT ÖZER: 10 BİN ÇOCUĞA ÖĞRETMEN GÖNDEREREK EVDE EĞİTİM İMKANI SAĞLIYOUZ
Millî Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer, Ankara'da ÖZEV Öğrenme Güçlüğü Olan Öğrencilere Meslek Edindirme Merkezinin tanıtım programına katıldı. Sayın Özer, evinde hasta olup evden çıkamayan yaklaşık 10 bin öğrenci çocuğun eğitimlerinin aksamaması için evine öğretmen gittiğini söyledi.Millî Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer, Keçiören Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ülkelerin en değerli sermayesinin beşeri sermaye olduğunu ifade ederek ülkelerin bu beşeri sermayesinin niteliğini artırmak ve eğitim çağ nüfusunun mümkün olduğu kadar eğitime tam katılımını sağlamak için devasa yatırımlar yapıldığını kaydetti. Sayın Özer, bu noktada anahtar üç kelimenin bulunduğunu, bunların "kapsayıcılık, eğitimde fırsat eşitliği ve kalite" olduğunu belirterek "Kapsayıcılık, sosyoekonomik arka planına veya herhangi bir engel durumuna bakmaksızın herkesin eşit bir şekilde eğitim hizmetinden yararlanması demektir ama eşitlik ve kalite de ona eşlik ediyor. Herhangi bir eğitime değil, en kaliteli eğitime erişebilmesi..." vurgusunu yaptı.
Bu bağlamda son yirmi yılda önemli yatırımlar yapıldığını dile getiren Sayın Özer, "2000'li yıllarda beş yaştaki okul öncesi eğitimde okullaşma oranı sadece yüzde 11 idi. Şu anda bu oran yüzde 99. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44'tü. Şu anda bu oran yüzde 95, ilkokulda yüzde 99.63, ortaokulda yüzde 99.44'tür. Velhasıl ilk kez beşeri sermayemizi tam kapsamlı bir şekilde, kapsayıcı bir şekilde, eğitimde fırsat eşitliğini merkeze alacak şekilde eğitimle buluşturma imkânımız oldu." dedi. Sayın Özer, bu oranların sağlanması için devasa seferberlikler yapıldığını belirterek aynı zamanda bu süreçte özel eğitim çocukların eğitimle ilgili ihtiyaçlarının da mümkün olduğu kadar ve eldeki tüm imkânların maksimum kullanımıyla giderilmeye çalışıldığını söyledi.
Millî Eğitim Bakanlığı olarak şu anda yaklaşık 423 bin özel eğitim gereksinimli öğrenciye eğitim hizmeti verildiğini, bu eğitim hizmeti verilirken mümkün olduğu kadar kaynaştırma/bütünleştirmeyle sürecin yürütülmesi hassasiyetinde olduklarını anlatan Sayın Özer, "Zaten yüzde 90'ı Türkiye'de kaynaştırma ve bütünleştirme öğrencisi. Yani kaynaştırma ve bütünleştirme imkânı olmama durumunda özel eğitim uygulama okulları, özel eğitim meslek okul devreye giriyor." bilgisini paylaştı.
Sayın Özer, Millî Eğitim Bakanlığının sadece kaynaştırma ve bütünleştirme değil, evinde hasta olup evden çıkamayan yaklaşık 10 bin öğrenci çocuğun eğitimleri aksamaması için evine öğretmen gittiğini, eğitimden kopmamaları için büyük çaba sarf edildiğini söyledi.
Sayın Özer sözlerine şöyle devam etti: "Millî Eğitim Bakanlığımız şu anda hastanelerde yaklaşık 994 hasta yavrumuza eğitim hizmeti veriyor. Bu anlamda Türkiye, kıta Avrupası'na da örneklik teşkil ediyor. Mutlaka eksikliklerimiz, iyileştirecek alanlarımız vardır. Bizim görevimiz de o eksiklikleri görüp sürekli iyileştirmeye çalışmak. Örneğin bir eksikliğimiz de özel eğitim anaokullarıydı. 2020 yılında 53 ilimizde özel eğitim anaokulu yoktu, şu anda tüm illerimizde var ve sayıyı da 145'e çıkardık. 2023'te, inşallah, sayıyı 350'ye çıkaracağız. Okul öncesi eğitim sadece özel eğitim için değil, tüm öğrenciler için en kritik eğitim kademesi. Yaşam boyu getirisi maksimum, yatırım maliyeti minimum olan eğitim politikası. Okul öncesi sadece bilişsel becerileri artırmıyor, bilişsel olmayan becerileri de artırıyor. Okul öncesi eğitimi almış bireylerin ömürlerinde eğitimde ve istihdamda kalma süreleri, almamış bireylere göre çok daha fazla ama orada kritik bir nokta daha var: Suça bulaşma oranı çok daha düşük. Biz okul öncesi eğitime yatırım yaptığımız zaman çok daha müreffeh, barışçıl, birbirine saygılı bir toplum inşa etme yatırımı yapmış oluyoruz."
"Hedeflenen sayının iki katı kapasitede anaokulu oluşturuldu"
İstenildiği zaman faydalı hizmetlerin yapılabildiğine işaret eden Sayın Özer, "Bakın, bir yıl gibi kısa sürede, yani 6 Ağustos'ta göreve geldiğim zaman tüm Türkiye'de 2 bin 782 anaokulu vardı. Beş yaştaki okullaşma oranı yüzde 65'ti, üç yaşta yüzde 9, dört yaşta yüzde 16, beş yaşta yüzde 65 idi. Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayesinde 3 bin anaokulu yapmak için yola çıktık." diye konuştu.
Bir taraftan yeni bir taraftan da atıl kapasiteyi kullanarak anaokulları yapıldığını aktaran Sayın Özer, bir yılda 6 bin 4 anaokulu ile hedeflenen sayının iki katı kapasitede anaokulu oluşturulduğunu bildirdi. Sayın Özer, "Böylece o üç yaştaki okullaşma oranları yüzde 9'dan yüzde 16'ya, dört yaştaki yüzde 16 olan okullaşma oranları yüzde 37'ye, beş yaştaki yüzde 65 olan okullaşma oranları yüzde 99'a çıktı. Bu, uzun vadede Türkiye'ye yapılacak eğitim alanındaki en önemli yatırımlardan biridir." açıklamasını yaptı.
Sayın Özer, özel eğitimle ilgili olarak özel eğitim anaokullarının yaygınlaştırılmasının ötesinde özellikle 18 yaş üzeri özel eğitime ihtiyacı olan vatandaşlar için yapılanlara değinerek şunları söyledi: "Türkiye'de bu anlamda bir mekanizma yoktu. Yani otuz kırk yaşındaki özel eğitime ihtiyacı olan, evinde ailesiyle zorlu bir şekilde vakit geçirmek durumunda kalan ailelerimize bir destek mekanizması, eğitim kurumu yoktu. İlk kez birincisini Kadıköy'de, İstanbul'da Emine Erdoğan Hanımefendi ile birlikte açtık.
İlk kez 18 yaş üstü özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin sürekli gidebildikleri halk eğitimi merkezleri kurduk. Hedefimiz, 2022 yılının sonuna kadar 81 ilde en az bir merkez kurmaktı, onu tamamladık. Şimdi 2023'teki hedefimiz, 922 ilçenin tamamına kurmak. O özel yürekli, gönlü zengin çocuklarımıza, gençlerimize, vatandaşlarımıza hizmet etmek kadar keyifli bir şey yok. Türkiye'nin bu anlamda sosyal devlet olarak göstermiş olduğu gelişmeler, dünyaya da örneklik teşkil edecek."
"Diğer ülkelerin eylem planı olarak yapmayı deklare ettiklerini biz zaten yapıyoruz"
Geçen hafta Paris'te düzenlenen OECD Eğitim Bakanları Toplantısı'na katıldığını ve buradaki temaslarına değinen Sayın Özer, Türkiye'nin geldiği noktanın çok iyi düzeyde olduğunu şu sözlerle dile getirdi: "Orada Türkiye'deki gelişmeleri anlatma fırsatım oldu. Geldiğimiz nokta çok iyi. Yani tüm dünyanın özel eğitimden, okul öncesinden mesleki eğitime, eğitimde dijitalleşmeye, diğer alanlarla ilgili dile getirdiği ve eylem planı olarak yapmayı deklare ettiği şeyleri biz zaten yapıyoruz.
El birliği yapıp, inşallah, eşitlikçi ve kaliteli eğitimi çok daha iyi noktalara eriştireceğiz. Bu vesileyle hem Bakanlığı döneminde hem de daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı döneminde özel eğitime pozitif ayrımcılık yapan değerli büyüğümüze şükranlarımı sunuyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum."
Sayın Köksal Toptan: "Ben bakan olduğum zaman okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 2,5-3'tü"
Açılışa katılan önceki Millî Eğitim Bakanlarından Sayın Köksal Toptan ise Millî Eğitim Bakanlığının özel eğitime ihtiyacı olan bireylere yönelik çok kapsamlı çalışmalar yürüttüğünü belirterek özellikle okul öncesi alanda olağanüstü başarılar elde edildiğini kaydetti.
Engellilik için okul öncesi eğitimin çok önemli bir başlangıç noktası oluşturduğunu belirten Sayın Özer, "Ben bakan olduğum zaman okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 2,5-3'tü. Şimdi Sayın Bakanımızla birlikte sıçrama yapıldı. Artık okul öncesi eğitim bir ihtiyaç olarak konuşulur olmaktan çıktı. Kapatılan, bayrağı indirilen okulları canlandırdı, yaşam merkezleri hâline getirdi, şimdi oralarda da eğitime devam ediliyor. Emin ve müsterihim ki engellilerle ilgili eğitim ve istihdam başta olmak üzere her sorunlu alan, devletimiz tarafından çözüme kavuşturulmuş alanlardır." diye konuştu.
Sayın Toptan, özellikle engellilerin eğitimi alanında Bakanlığın konuya vakıf olduğunu kaydederek "Çözümleri tek tek bulmakta, uygulamakta ve engeli olsun olmasın, bütün çocuklarımızı geleceğe hazırlamaktadır. Eski bir Millî Eğitim Bakanı olarak yapılanlara, hayata geçirilenlere baktığımız zaman Sayın Bakanımıza olan sevgim ve saygım daha da artmaktadır." İfadelerini kullandı.