Seslİ Betİmleme

KÜÇÜK KAHRAMAN
Özel Sokak, şehrin en eski sokaklarından biriydi. Bahçe içerisindeki çift katlı evleriyle zamana meydan okuyordu sanki. Şehrin her yerini saran çok katlı apartmanlar henüz buraya uğramamıştı. Öyle geniş yolları, büyük parkları da yoktu. Özel Sokak'ın sakinleri burada çok mutluydular. Her sabah kuşların şarkılarıyla uyanıyor, her gece rüzgârın ninnisiyle uyuyorlardı. Evlerini, bahçelerini ve birbirlerini çok seviyorlardı. 3 Nasıl sevmesinler ki! Her mevsimi farklı güzellikte olurdu Özel Sokak'ın. İlkbahar gelip doğa canlanmaya başladığında her yer yemyeşil olur, mis gibi çiçek kokuları etrafı sarardı. Yaz gelince ağaçlar meyveyle dolar, sebzelerin en tazeleri bu mevsimde yetişirdi. Bahçeler gün boyu neşeli çocuk seslerine, akşam olunca da komşuların tatlı sohbetlerine tanıklık ederdi. Hele kış gelip kar yağmaya başlayınca... Çoluk çocuk sokağa dökülür; kar topu oynar, kızakla kayar, kardan adam yapardı. 5 6 Sonbaharın da ayrı bir güzelliği vardı elbette. Özel Sokak'ın sakinleri öyle heyecanlı olurdu ki bu mevsimde. Herkeste bir telaş, bir telaş... Her yerde ayrı bir koşuşturma... Büyükanneler kışlık yiyecekleri, konserveleri hazırlarken dedeler de onlara yardım ederdi. Alınan sebzelerle turşular kurulur, toplanan meyveler kışın yemek için kurutulurdu. Bir yandan kış hazırlıkları sürerken bir yandan da okulların açılacak olmasının heyecanı yaşanırdı Özel Sokak’ta. Birbirinden güzel çantalar vitrinlere dizilir, renk renk kırtasiye malzemeleri; kalemler, boyalar özenle raflardaki yerlerini alırdı. 8 Havaların yavaş yavaş soğumaya, sararan yaprakların birer birer yere düşmeye başladığı zamanlardı. Özel Sokağın Çocukları, tatilin son zamanlarını oyun oynayarak geçiriyordu. Metin, Hazel ve Mehmet Akif bir takım; Gökçe, Tuna ve Hilal de başka bir takım olmuş, mendil kapmaca oynuyorlardı. Arda da mendili tutuyordu. Arda’nın “1... 2... 3...” diye saymasıyla her iki takımdan da birer oyuncu koşuyor; mendili kapan, arkadaşına yakalanmadan yerine dönmeye çalışıyordu. O kadar eğleniyorlardı ki sesleri aşağı mahalleden bile duyuluyordu. Sena ise pek sevmiyordu böyle oyunları. O en çok salıncakta sallanmaktan veya dönme dolabı çevirerek onun dönüşünü izlemekten keyif alıyordu. Kendini böyle mutlu hissediyordu Sena. Diğer oyunlar ona çok karmaşık ve yorucu geliyordu. Bu yüzden ablasının ve arkadaşlarının oynadıkları oyunlara katılmıyordu. Sena, resim yapmayı ve şarkı söylemeyi çok seviyordu. Oldukça da yetenekli sayılırdı bu konularda. Çok güzel resimler yapabiliyordu. Duyduğu bir müziğin ezgisini de kolay kolay unutmuyordu. Sena, bu yıl birinci sınıfa başlayacaktı. Çantası, kalemleri ve kıyafetleri çoktan alınmıştı. Peki, okula uyum sağlayabilecek miydi acaba? Gerçi geçen yıl anasınıfına gitmişti ama ne de olsa birinci sınıf anasınıfından farklıydı. Teneffüse çıkacak, pek çok arkadaşla aynı ortamda bulunacaktı. Kalabalık ve gürültülü yerler rahatsız ediyordu Sena'yı. Kardeşinin bu durumunu bilen Hazel onun için endişeleniyor, yaşayabileceği zorlukları düşünerek kaygılanıyordu. 12 Bu nedenle son günlerde bir durgunluk vardı üzerinde. Oyunun en eğlenceli yerinde dalıp gidiyor, bazen de sebepsiz yere oyuna katılmıyordu. Hazel'in bu durumunu arkadaşları da fark ediyordu. Yine dalıp gittiği bir an Mehmet Akif dayanamayarak sordu: ― Hazel! Neyin var senin? Son günlerde oldukça dalgın görünüyorsun. ― Affedersin, bana mı seslendin? Bu sırada diğer çocuklar da oyunu bırakıp Hazel’in yanına geldiler. Gökçe: ― Neler oluyor Hazel? Sana sesleniyoruz ama bizi duymuyorsun bile. Söylesene, neyin var? Arkadaşlarının ısrarına fazla dayanamayan Hazel anlattı: ― Sena’yı düşünüyorum. Biliyorsunuz yakında okula başlayacak. Baksanıza, birlikte parka geliyoruz ama o yine tek başına. Bizimle bile oynamıyor. Peki, okulda ne yapacak? Öğretmenine ve arkadaşlarına nasıl alışacak? 15 Hazel’in bu sözleri üzerine Tuna konuştu: ― Endişeni anlıyorum Hazel ama bence kendini boş yere üzüyorsun. Hepimiz okula başlarken biraz endişeliydik, hatırlasana... Öğretmenlerimiz bize ne kadar iyi davrandı. Bilmediğimiz birçok şeyi öğretti. Merak etme, öğretmeni Sena'ya da arkadaşlarıyla oynamyı, şarkı söylemeyi ve pek çok şeyi öğretecektir. Tuna’nın bu sözlerini Arda da destekledi: ― Ben de Tuna’ya katılıyorum. Okula başladığım zaman ben de çok heyecanlanmış, annemden ve babamdan ayrılmak istememiştim. Öğretmenim bana ve arkadaşlarıma çok yakın davrandı. Birlikte oyunlar oynadık, etkinlikler yaptık. Kısa sürede birbirimize alıştık. Şimdi okula gitmeyi o kadar seviyorum ki. Sena da alışacaktır. ― Sahi mi? Alışabilecek mi dersin? Hazel’in bu sorusuna cevap Gökçe’den geldi: ― Elbette alışacak. Göreceksin okula gitmeyi, arkadaşlarıyla oynamayı o kadar sevecek ki. Arkadaşlarının sözleri Hazel’i biraz olsun rahatlatmıştı: ― Desteğiniz için teşekkür ederim arkadaşlar. Umarım düşündüğümüz gibi olur. 17 18 Aradan günler geçmiş, nihayet beklenen an gelip çatmıştı. Sena, annesi ve babası erkenden kalkmış, okula gitmek için hazırlanmıştı. Hazel’in de erkenden kalkıp giyindiğini gören annesi sordu: ― Hazelciğim, neden erkenden kalktın? Bugün sadece ana sınıfları ve birinci sınıflar okula başlıyor. Senin okulunun başlamasına daha bir hafta var. Unuttun mu?Hazel annesinin bu sorusunu: ― Okulun ilk gününde kardeşimi yalnız bırakır mıyım anneciğim? Ben de sizinle geleceğim, diyerek cevapladı. Sonra yanında duran kardeşine dönerek: ― Nasılsın küçük hanım? Okula başlamaya hazır mısın, diye sordu. 19 Sena’dan önce cevap babasından geldi: ― Hazır olmaz mı ablası? Kardeşin uzun süredir bu günü bekliyor. Ardından Sena cevap verdi: ― Hazırım, hazırım. Okula hazırım! Sena'nın bu sözleri annesini çok sevindirdi. Kapının önündeki bu neşeli sohbet sürerken babaları uyardı: ― Haydi, daha fazla oyalanmayalım. İlk günden okula geç kalacağız. Babaannenizle vedalaşın da çıkalım artık. Babaanneleri “Allah zihin açıklığı versin kızım.” diyerek önce Sena’yı, sonra da Hazel’i yanaklarından öptü. Ardından hep birlikte okulun yolunu tuttular. 23 Okula geldiklerinde gözlerine inanamadı Sena. Okul bahçesi oldukça kalabalıktı. Okula yeni başlayan çocuklar, aileleriyle birlikte gelmişlerdi. Bu kalabalığı görünce biraz tedirgin oldu. Bunu fark eden Hazel, Sena'nın kulağına doğru eğilerek: ― Merak etme Sena. Biz senin yanındayız, dedi. Ablasının bu sözü Sena’yı biraz olsun rahatlatmıştı. 24 25 İnci Öğretmen de okulun giriş kapısında bekliyor ve öğrencilerini karşılıyordu. Annesi onun bulunduğu yeri işaret ederek: ― Senacığım. Bak, öğretmenin orada seni ve arkadaşlarını bekliyor. Onun yanına gitmek ister misin, diye sordu. Sena isteksiz bir şekilde: ― Sen de benimle gel, dedi. ― Elbette kızım. Öğretmeninin yanına birlikte gidelim. Sonra zamanı gelince siz sınıfa çıkarsınız. Biz de seni bahçede bekleriz. Anlaştık mı? ― Sen de sınıfa gelsen olmaz mı? ― Olmaz kızım. Okulun bazı kuralları vardır. Öğretmen ve öğrenciler sınıfta, aileler ise okul bahçesinde olur. ― Tamam anne. Tamam anne. ― Öyleyse şimdi öğretmeninin yanına gidelim. Onun yüzüne bakarak “Merhaba!” demeli, sorduğunda adını söylemelisin. Bunu yapabilirsin değil mi? Sena biraz huzursuzlanmaya başladı. Tanımadığı birisinin gözlerine bakarak konuşmak zor bir durumdu onun için. Yanına gittiklerinde İnci Öğretmen, Sena’yı selamladı: ― Merhaba! Hoş geldin güzel kızım. Ben İnci Öğretmen. Sen de bana adını söyler misin? Sena önce annesinin arkasına saklandı. Sonra başını hafifçe çıkararak: ― Sena, Sena, Sena, dedi. ― Memnun oldum Sena. Saklambaç mı oynamak istiyorsun? Öğretmenin bu sözü Sena’yı güldürmüştü. Kararsız bir şekilde gizlendiği yerden yavaşça çıktı. Ders saati gelince İnci Öğretmen: ― Sena, şimdi sınıfımıza gitmemiz gerekiyor. Sınıfımızı görmek ister misin, diye sordu. Sena “evet” anlamında başını salladı. Sonra hep birlikte sınıfa doğru yürüdüler. Sınıfa geldiklerinde İnci Öğretmen öğrencilerine seslendi: ― Çocuklar, burası bizim sınıfımız. Sınıfımıza hoş geldiniz. Sena’nın gözleri kocaman açıldı. Oturacak o kadar çok yer vardı ki. Nereye oturacağını seçmek oldukça zordu. Onun kararsızlığını fark eden İnci Öğretmen öndeki sıralardan birini işaret etti: ― Sena, buraya oturmak ister misin? 28 29 Okuldaki İlk Günüm ― Sena, öğretmenin gösterdiği yere oturdu. Sınıfın kalabalık olması onu hâlâ tedirgin ediyordu. Bir süre gözünü kapadı ve heyecanının geçmesini bekledi. Sonra öğretmeninin sesiyle gözlerini açtı. İnci Öğretmen tahtanın önüne geçmiş, "Merhaba!" diyordu. Bu sırada Sena’nın dikkatini tahtanın üstünde, duvara asılı bir resim çekti. Resimdeki kişiyi tanıyordu sanki. Evlerinde de vardı bu resmin benzerinden. ― Atatürk! Atatürk, dedi resme bakarak. Öğretmeni: ― Evet! Atatürk, diyerek onayladı onu. Sınıfta tanıdık bir yüz görmek Sena’yı biraz olsun rahatlatmıştı. İnci öğretmen önce kendi adını söyledi, sonra sınıftakilerden de sırayla adlarını söylemelerini istedi. Sena, sıranın kendisine gelmesini istemiyordu. Koskoca sınıfın önünde ayağa kalkıp adını söylemek mi? Bu, o kadar da kolay bir şey değildi onun için. Sena, sıra kendisine geldiğinde adını söyleyecek cesareti bulamadı. Öğretmeni de ısrar etmedi bu konuda. Acelesi yoktu. Nasıl olsa alışacak ve onlarla konuşmaya başlayacaktı. 32 Okuldaki İlk Günüm 33 Sınıfa dönerek açıklama yaptı: ― Çocuklar! Arkadaşınız hazır hissettiğinde bize kendini tanıtacaktır. Ona saygı göstermeli ve bu konuda ısrarcı olmamalıyız. Bir süre sonra zil çaldı ve teneffüs başladı. İnci Öğretmen, öğrencilerine seslendi: ― Haydi çocuklar! Hep birlikte bahçeye çıkıp biraz oyun oynayalım. Sena bahçeye çıktığında büyük bir sürprizle karşılaştı. Ailesinin yanında Hazel’in arkadaşları da bekliyordu. Sena, yanlarına gelince Gökçe sordu: ― Senacığım merhaba. Okulun ilk gününde seni ziyaret etmek istedik. Nasıl, beğendin mi okulumuzu? Sena cevap vermemeyi tercih etti. Okulu sevip sevmediğine karar vermemişti henüz. 34 İnci Öğretmen, Hazel ile arkadaşlarına teşekkür etti. Onlara: ― Gerçek arkadaşlar her zaman birbirlerine destek olurlar. Sizi bu davranışınızdan dolayı kutlarım, dedi. Ardından Sena’yı da alarak diğer çocukların yanına gitti. Teneffüs boyunca İnci Öğretmen ve diğer çocuklar “Yağ Satarım, Bal Satarım” oynadılar. Sena oyuna katılmak istemedi ancak oyun sırasında söylenen şarkı çok hoşuna gitti. O da söylenen şarkıya eşlik etti. 35 Şarkı söylemek Sena’yı biraz olsun rahatlatmıştı. İkinci ders, sırasına daha güvenle oturdu. "Galiba arkadaşlarımın söylediği şarkılara katılabilirim." diye düşündü. Ama henüz kendini tanıtmadığı geldi aklına. Sınıf arkadaşları nereden bilecekti ki onun adını? Ona nasıl sesleneceklerdi? Hemen ayağa kalktı: ― Merhaba! Benim adım Sena, dedi. Herkesin yüzünde bir gülümseme belirdi. İnci Öğretmen de memnun bir şekilde konuştu: ― Kendini tanıttığın için çok teşekkür ederiz Sena. Bizimle çekinmeden konuşabilirsin. 37 Diğer dersler de biraz oynayarak biraz etkinlik yaparak geçti. Sena, başlarda hiç ilgi göstermediği oyunları artık izlemeye, arkadaşlarının neler yaptığını takip etmeye başladı. Ama hâlâ oyunlara katılmak istemiyordu. İnci Öğretmen, Sena’nın annesi ve babası ile daha önceden konuşmuştu. Sena’nın resim yapmayı çok sevdiğini biliyordu. Beşinci ders tüm sınıftan en sevdikleri hayvanın resmini çizmelerini istedi. Sena harika bir kelebek resmi yaptı. Resmi tüm sınıf arkadaşları ve öğretmeni çok beğendiler. Öğretmen Sena’nın resmini alarak sordu: ― Senacığım, bu güzel resmi sınıf panomuza asabilir miyim? Sena çok mutlu olmuştu. ― Evet, demekle yetindi. 39 Nihayet son ders de bitmiş, eve gitme zamanı gelmişti. Annesi, babası ve Hazel heyecanla dışarıda onu bekliyorlardı. Sena onları görür görmez yanlarına koştu. ― Sena resim yaptı. Öğretmenini dinledi, dedi. Sena'nın bu heyecanı herkesi çok mutlu etti. Birlikte eve doğru yürümeye başladılar. 40 Sena yol boyunca annesinin, babasının ve Hazel’in okulla ilgili sorularına cevap verdi. "Yağ Satarım" oynarken öğrendiği şarkıyı birkaç kez tekrar etti. Sena’yı böyle mutlu gören Hazel, kardeşine: ― Bugün çok cesur davrandın Sena. Sen gerçek bir kahramansın, dedi. Anne ve babası da Hazel’in sözlerini başlarını sallayarak onayladılar. ― Evet, dediler. Sena bir kahraman. O, bizim küçük kahramanımız.

İÇERİK

Özel Eğİtİm ve Rehberlİk Hİzmetlerİ Genel Müdürlüğü

Emnİyet Mahallesİ Gazetecİ Muammer Yaşar Bostancı Caddesİ
MEB Beşevler Kampüsü A Blok 06560 Beşevler, Yenİmahalle / ANKARA
Telefon: Personel İletİşİm Fax:(0312) 213 13 56

MEB © - TÜm Hakları Saklıdır. GİZLİLİK, Kullanım ve Telİf Hakları bİldİrİmİnde belİrtİlen kurallar çerçevesİnde hİzmet sunulmaktadır.